gazetemonline.com
Advertisement
  • ANA SAYFA
  • POLİTİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KÜLTÜR VE SANAT
  • SPOR
  • MEDYA
  • YAZARLAR
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • ANA SAYFA
  • POLİTİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KÜLTÜR VE SANAT
  • SPOR
  • MEDYA
  • YAZARLAR
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
gazetemonline.com
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Ana sayfa YAZARLAR

ÇOCUKLARIN SANAT VE EDEBİYAT GÜCÜ

Molla Demirel Ekleyen Molla Demirel
Temmuz 22, 2022
in YAZARLAR
0
ÇOCUKLARIN SANAT VE EDEBİYAT GÜCÜ
0
Paylaş
2
Gösterim
Share on FacebookShare on Twitter

Çocuklar çalışmalarında insanın yaratılışından yolla çıkarak, belleğimizde yer etmiş imgelere sıra dışı ve çağdaş bir yorumla bakarlar.  Ben aldığım bir E- Mail de annesi İSİD adlı barbarlar tarafından öldürülen bir kız çocuğun kendi annesinin yere kocaman resmini çizdikten sonra ayağında ki terliği, çıkardıktan sonra annesinin kucağına uzanıyor. Ben o fotoğrafı görünce göz yaşlarımı tutamamıştım. Burada savaş ve geride kalanların acılarını ve çocuğun o acılara bakışını çok usta bir ressamın veya karikatürcünün, politikacının, aydının veremeyeceği bir imgeyle yeni bir söylem ve bakışla topluma sunuyordu.

Sanatçı ezber bozan özgün çalışmalarıyla doğum ölüm, yer ve gök arasındaki ilişkileri toplumsal gelişmeler içinde işler, görülmeyeni, görünür kılar, his edilmeyeni his ettirir. Gizli olanı gözler önüne serer. Örneğin Çocuk sanatı üzerine üç kitabı bulunan Prof. Hasan Pekmezci resimlerindeki merdivenle güneşe varış ve tekrar orada bulutlar ve gök mavisinden insan kalabalığı üzerine yolladığı ışınlarla insan yaşamını toplumsal etnoloji ve sosyolojik gelişmeleri içindeki çelişkileri de test edercesine bizleri başka bir açıdan da düşünmemizi ve yorumlamamıza zorlamakla kalmıyor. Eserlerinde insanlık ve doğa gelişiminin arasındaki bağ ve çelişkileri üzerinde düşünmemize götürüyor.

Bu anlamda her eserinde inanılmaz derin bir sanat felsefe var. Bu toplumun ve onun ferdi olan bireyin trajedi ve yükselisin serüvenin akılcı bir sanat yöntemi ile işlendiğine inanıyorum.

Bence başarısının nedeni Prof. Hasan Pekmezci sürekli çocukların resim sanatına ilgi duyan ve araştıran bir eğitimci olmasından dolayıdır. Bu ilgi onun çalışmalarında sürekli bir canlılık ve çocuk ruhu sağlıyor. Çalışmalarında işlediği çocuk ve insan resimlerinin safça ama yürekten, gülüşünü, göz yaşlarını, kısacası sevinç ve acılar karşısındaki duyarlılığını yitirmediğini görüyoruz. Oysa erginlik çağına gelen insanların büyük ölçüde bunu yitirdiğini hepimiz biliyoruz. Prof. Hasan Pekmezci çocuklardan var olan, enerji dolu, olaylar karşısında duyarlılığını, ortaya koyan bir çocuk bakışını taşıdığını görürüz.

Gene öğretmen kökenli olan Osman Polat “Çocukların resim, çizgi ve yazı sanatında evrensellik vardır. Onlar sanatsal önemli katkı sağlarlar” der. Her iki sanatçının çalışmalarında eski olanı ve yeniyi taklit eden değil sürekli kendi bireysel imgelerini yaratan ve işleyen, taklitlerle hiç bağı olmayan sanatçı olduklarını çalışmalarında ki farklı imgelemelerden anlıyoruz. Farklı imgelerle söylenmeyeni söylemek, yapılmayanı yapmak ancak çocuk ruhunu sürekli taşıyan sanat adamları başarır. İşte sanatçı bunu çağımızda en iyi başaran, çocuklardan ve çocukluktan kopmayan kocaman bir sanat devi olarak eserleriyle karşımıza çıkıyor. Ancak bu kız çocuğun yaptığı fotoğraf beni bir kez daha inandırdı ki çocukların sanat alanına bakışı büyük sanat adamların bile ezberini bozacak güçtedir.

Ben çocuk edebiyat ve sanatı üzerine dört ciltlik bir derleme yaptım, kendim çocuk kitapları yazdım ve çocuk ve gençlerle kültürel çalışmamda ki projelerde çocuk ve gençlerin yazdığı şiir ve masallarla yaptıkları resim ve çektikleri fotoğraflarla 6 kitap yayınladım. Her çalışmanın sonunda onların ruhundaki derin fırtınalar, yetenek, sevgi ve kinin derinliğini saptayarak hayrete düşmekle kalmadım, onlara hayran oldum. Çocuklar çocuk psikolojisi, eğitim pedagojisini teorik olarak bilmezler. Onlar doğal yaşam ve hareketleriyle, oyun, resim ve yazılarıyla en iyi uzmanlara taş çıkartacak bir biçimde ortaya korlar.

Çocuklar, anne ve babalarına, öğretmenlerine, eğitmenlerine, kardeşlerine, hatta yaşıtlarına söyleyemediklerini kendi oyuncaklarını konuşturarak söylerler. Resim yaparlar. Notlar halinde yazarlar.

Çoğu kez bir tiyatro ve sinema rejisörü ve baş oyuncusunu, ressamı, mizah yazarını bile kıskandıracak kadar başarı ile işlerler algılarını, düşüncelerini. Çünkü çocuklar, ne para kazanmak için ne de ün sahibi olmak için, resim yapar, oyuncaklarını konuşturur, oynatır veya yazarlar. Onlar algılarını, gördüklerini gerçekten düşlediklerini ortaya koymak için saflıklarıyla en doğal en temizini, dolambaçsız yaratırlar.

Değerli dostum Öğretmen Çetin Moğultay ve Marina Brandburg Ham kentinde çalıştıkları lisede oluşturdukları ‘Edebiyat Çalışma Grubuna’ davet etmişlerdi. Ben orada kendi yazı ve şiirlerimi tanıtma yerine çocukların yazdıklarını dinlemeyi ve dinletmeyi yeğledim. Çünkü oraya anne ve babalar, okul öğretmenleri de davetliydi. Çocukların sundukları hepsi doğrudan ailelerinin yaşadıklarından etkilenmelerdi. Ancak usta bir yazar ve şairden daha başarılılardı dersem abartmış olmuyorum.

,Altıncı sınıfta olan Yusuf Kocabayrak adlı bir çocuk yabancıları dışlayan öğretmenine şöyle seslenmiş:

“Bu tarihte varlık, yokluk

Hepsi bizim elimizde

Geçmiş bin bir yüzlü bir ayna

Sen bana geçmişi anlat

Ben sana geleceği anlatayım

Usta!”

Aynı yaşta olan Nazlı Kök burada göçmen işçilerin yaşadıklarını şiirinde ustaca işlemiş.

Kaybettim / Bir çok şey kaybettim

Yollarımı / anılarımı / gerçekleri

Olsun / Yitirdiklerimin karşısında / İsyanım var

…

Kaybettim / Bir çok şey kaybettim

Heyecanlarımı / sevinçlerimi / umut veren düşlerimi

Olsun / Yitirdiklerimin karşısında / insanlığım var”

   Nazlı Kök’e bu şiiri hangi olaydan ve olaylardan etkilendiğini sordum. Hem bu Almanya’da göçmen kadının yaşadığını hem de 1980 sonrası Türkiye’de başlatılan İslami akımın mahalle baskısını, kadını nasıl baskı altına alan almaya çalıştığını ve bir gerici zihniyetin yaygınlaştığını gördüğünü bir kaç cümleyle anlattı.

Hepsine değinmem mümkün değil ancak Karslı bir ailenin 12 yaşındaki Ufuk Darboğazın yazdığı şu dizeler bence yukarda değindiğimiz toplumsal olayların çocuklar üzerinde bıraktıkları izi çok iyi anlatıyor.

“Çocukluğum / oynadığım oyunlar

Ve düşlerim / Hepsi kül oldu

Üstüme yıkılacak gibi bulutlar / Ağır ve dolu

Boğacaklar beni sanki / Sarmış karanlık bulutlar her yanı

Bütün çevrem soluk ve üzüntülü

Gözlerimin önü kararıyor / Umudunu yitirmiş yakınlarım

Her taraf karanlık çevre korku saçıyor

Kafamda buz tutmuş bir rüzgar gibi esen

Annemin ve babamın yıkılan evlerinin / Harabelerinin hüznü

Ve içimde yabani bir at gibi şahlanan isyanım…”

   Ufuk Darboğaz’ın gözlerine diktim gözlerimi sordum.

“Bu nasıl bir isyan?”

   O başını eğdi sustu, belli ki isyanı kabarmış patlamak üzereydi. Babası girdi araya “1980 Askeri Cunta’nın yaktığı ve boşalttığı 2500 köyden biride bizim köy. Boşaltılmış ve ardından yakıyorlar. İzine gittik hepimiz şok geçirdik. O günden sonra çocuk içine kapandı. Çok korktuk bu çocuğun sonunda. Bir kaç ay önce bir şiir defterini bulduk. Hemen gittim Ataol Behramoğlu, Nihat Behram, Nazım Hikmet, Rıfat Oktay, Can Yücel, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Çetin Altan sözü uzatmayayım kitapçı ne seçtiyse aldım geldim eve. O tarihinden beri hiç birimize yaklaşmayan çocuk kalktı ilk kez dosyasına sarıldı bana. Şimdi yazdıklarıyla gurur duyuyorum. Ancak yazdıklarında kin ağır basıyor. O beni korkutuyor…”

   Ufuk şanslı iyi destekleyen bir ailesi var, şiir roman, öykü okumasına yardımcı oluyor teşvik ediyor. Birde çocukların masal, şiir okumasına karşı çıkan veliler, öğretmenler, ve cezalandıran yasalar var.

Sonuç olarak kültür, sanat ve edebiyat insanlık var olduğundan günümüze kadar yaratıkları ve elde ettikleri birikimlerin, güzelliklerin koruyucusu ve mirasçısıdır. Sadece çağdaşlaşmanın yoluna ışık tutmakla kalmaz. Çağdaşlaşmaya engel başta savaş olmak üzere tüm olumsuzlukları ortadan kaldıramaya yönelir ve çağdaşlaşmanın yolunun hızla açılmasının alt tabanını yaratır. Burada uluslararası düzeyde çağdaş bir düzeyi yakalamak için çocukların doğduğu günden itibaren türkü, şarkı, masal anlatmanın önemi büyüktür. Ancak bu çocukların kendi yarattıklarını korumak ve yaygınlaştırmakla onun sürekli yaratıcı olmasının ortamını hazırlamış olduğumuzun da bilincine varmamız gerekir. Şunu hiç unutmamalıyız çocukların yaşlı insanlardan farklı algılar dünyayı ve yaşamı. Kendilerine has bir beğeniler ve anlatım dilleri var. Onlar o ana kadar söylenmemiş imgeleri ortaya korlar ve kendilerine has düşlerle yaşarlar ve geliştirirler. Nasıl büyük sanat, edebiyat ve bilim adamları içlerindeki çocukluk duygusunu sürekli geliştirenlerden oluyorsa, ki ben buna inananlardanım. Çocukların yarattıklarını derlemek, yazı ve şiirlerinde onların edebiyatını, resim, çizgi ve oyunlarında, kendilerin yarattığı şarkı ve türkülerinden de görsel ve sahne sanatını oluşturmalıyız. İlle de biz çocuklar için yazacak ve sahneleyeceksek, onlarla onlar için eser yaratmalıyız. Sadece onlarca kez onlarla o masalı şiiri, resmi konuştuktan sonra değil onlar onayladıktan sonra yayınlamalıyız.

Doğru, çıkarsız bir eğitim psikolojisi ve Pedagojisi, bunu ister biz ergin insanlardan…

Münster’den, 16 Ağustos 2015 Molla Demirel

Önceki yazı

Anıl Piyancı coşturdu

Sonraki Gönderi

FOÇA’DA YAĞLIBOYA RESİM SERGİSİ

Molla Demirel

Molla Demirel

Sonraki Gönderi
FOÇA’DA YAĞLIBOYA RESİM SERGİSİ

FOÇA’DA YAĞLIBOYA RESİM SERGİSİ

  • Çok okunanlar
  • Yorumlar
  • Son Haberler
Narlıdere AKM’de Halk Dansları Şöleni

Narlıdere AKM’de Halk Dansları Şöleni

Haziran 1, 2022
Gülhan

Gülhan

Haziran 6, 2022
Savaş Mağduru Öğrencilerden Mektup Var

Savaş Mağduru Öğrencilerden Mektup Var

Mart 24, 2022
Nebati Margarinler Çağı

Nebati Margarinler Çağı

Haziran 1, 2022
Savaş Mağduru Öğrencilerden Mektup Var

Savaş Mağduru Öğrencilerden Mektup Var

0
Nebati Margarinler Çağı

Nebati Margarinler Çağı

0
Pirus Generali

Pirus Generali

0
Bizden Karikatürler

Bizden Karikatürler

0
Çandarlı’yı Festival Coşkusu Sardı

Çandarlı’yı Festival Coşkusu Sardı

Ağustos 9, 2022
TFF Plaj Futbol Ligi Seferihisar Etabı’nda Şampiyon Değişmedi

TFF Plaj Futbol Ligi Seferihisar Etabı’nda Şampiyon Değişmedi

Ağustos 9, 2022
Buca’da üreticinin ilk hasat coşkusu

Buca’da üreticinin ilk hasat coşkusu

Ağustos 9, 2022
Haydi çocuklar şenliğe!

Haydi çocuklar şenliğe!

Ağustos 9, 2022

Güncel Haberler

Çandarlı’yı Festival Coşkusu Sardı

Çandarlı’yı Festival Coşkusu Sardı

Ağustos 9, 2022
TFF Plaj Futbol Ligi Seferihisar Etabı’nda Şampiyon Değişmedi

TFF Plaj Futbol Ligi Seferihisar Etabı’nda Şampiyon Değişmedi

Ağustos 9, 2022
Buca’da üreticinin ilk hasat coşkusu

Buca’da üreticinin ilk hasat coşkusu

Ağustos 9, 2022
Haydi çocuklar şenliğe!

Haydi çocuklar şenliğe!

Ağustos 9, 2022

Kategorilere Gözat

  • BİZDEN KARİKATÜRLER
  • ÇEVRE
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GENEL
  • GÜNÜN SÖZÜ
  • HUKUK
  • KONUK YAZAR
  • KÜLTÜR VE SANAT
  • MEDYA
  • MÜZİK
  • POLİTİKA
  • SAĞLIK
  • ŞİİR
  • SOSYAL MEDYADAN
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • TURİZM
  • Uncategorized
  • YAZARLAR
  • YEREL YÖNETİMLER

Son Haberler

Çandarlı’yı Festival Coşkusu Sardı

Çandarlı’yı Festival Coşkusu Sardı

Ağustos 9, 2022
TFF Plaj Futbol Ligi Seferihisar Etabı’nda Şampiyon Değişmedi

TFF Plaj Futbol Ligi Seferihisar Etabı’nda Şampiyon Değişmedi

Ağustos 9, 2022

© 2022 Sözbizde Tüm Hakları Saklıdır. Mavipiksel.

Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

© 2022 Sözbizde Tüm Hakları Saklıdır. Mavipiksel.