Müzik emekçileri; yeter artık bir arkadaşımızı daha yitirmeye tahammülümüz yok!
İzmir Müzisyenler Derneği (İMD), Turizm Eğlence Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS), Sokak Sanatçıları Derneği , madde bağımlısı kardeşinin tedavisi için Milas’ta bir gazinoda çalışan ancak parasını istediği için öldürülen 18 yaşındaki müzisyen Zehra Bayır’ın katledilmesini ve müzisyenlerin insanca çalışma koşulları ve onurlu bir yaşam için seslerini duyurmak ve dayanışmaya çağrı için Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklama sırasında katılımcılar, “Soruyoruz: Müzisyeni kayıt dışı çalıştırmak serbest mi? “, “İş emek özgürlük”, “Zehra Bayır ölümsüzdür”, “İşçiler birlikte birlikte güçlü” “Kadınlar Birlikte birlikte güçlü” sloganları atıldı.
Platform adına yapılan açıklamayı Melodi Zengin okudu.
izmir.imece-der.com yer alan açıklama şöyle;
“Pandemiyle geçen 2 yılı aşkın sürede, mekan kapatmalar ve canlı müzik yasakları sonucu müzik emekçilerinin birçoğu işsiz kaldı. Birçoğu farklı işlere girip çalışmak zorunda kaldı.
Kimileri yıllarca çalışıp çabalayıp aldığı ve gözü gibi baktığı enstrümanları satmak zorunda kaldı. Pek çoğu kayıtdışı çalıştığı için devletin nazarında müzik emekçisi olarak sayılmayan müzisyenler -talep ettiği halde- geçim desteklerinden yararlanamadı.
Kayıtdışı çalışma konusunda herhangi denetim ve kural getirmeye gerek duymayan devlet, müzik emekçilerini kendi kaderine terk etti.
Çünkü müzik emekçilerinin büyük çoğunluğu kayıtdışı, sigortasız, işgüvencesiz çalışıyor. Çalışma ortamları işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yetersiz ve sağlıksız. Binlerce müzisyenin çalıştığı bu işkolunda düzenleyici, koruyucu hiçbir önlem ve yasal düzenleme yok.
Bundan anlıyoruz ki yönetenlerin ve patronların gözünde müzisyenlerin emeği en ucuz değerdir.
Binlerce emekçinin sanat ve müzik üretimi yaptığı bu alanda, turizm patronlarını maddi teşvik ve turizm işkoluna ucuz işgücü sağlamak dışında yapılan emekten yana tek bir düzenleme yoktur.
Müzisyenin emeğini böylesine değersiz saymanın yanında son dönemde bir de yasaklar ile katmerleşen bir ayrımcılık politikası sırtımıza bindirilmek isteniyor.
Ekonomik kriz bir yandan, müzik yasakları üzerinden yaşam tarzlarına müdahaleler diğer yandan bastırırken, müzik ve sahne emekçileri her geçen gün mafyatik mekânların insafında bir hayat sürdürmek zorunda kalıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararıyla birlikte kadınların yaşam güvencesinin tamamen ortadan kaldırıldığı bir süreçte 18 yaşında genç kadın bir müzisyen, Zehra Bayır katledildi. Aynı zamanda ülke genelinde evde sokakta ve nefes almaya çalıştığı her yerde hayatı zindan edilen kadınlar, çalıştıkları yerlerde de türlü mobbing ve ayrımcılığa maruz bırakılıyor. Çifte sömürüye maruz bırakılan kadınlar aynı zamanda hayatlarıyla tehdit ediliyor. İstisnasız her gün bir kadın cinayeti haberiyle karşılaşıyoruz 24 Temmuz’da Muğla’nın Milas ilçesinde Zehra Bayır arkadaşımızı katleden tam da bu mafyatik düzenin kendisidir. İktidarından, muhalefetine herkesin bu mafya düzenine bel bağladığı bu şartlarda kurtuluşumuz kendi ellerimizdedir diyerek bu düzeni protesto ediyoruz.Y eter artık bir arkadaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok…
Biz müzisyenlere sigorta yapmayan, günde beş saat çalıştırıp zam istediğimizde yemeğimizi kesen, üzerimizden bir gecede binlerce, milyonlarca para kazanan fakat o paranın içinden bize hakkımızı vermeyi çok gören, gece yasaklarıyla ekmeğimize taş koyan, yaşamımızı ve geleceğimizi hiçbir şekilde güvenceye almayan bu sistem şimdi de bize “hakkınızı isterseniz ve katledilirseniz susacaksınız” diyor. Öyle ki biz bunu, patronu tarafından hakkını istediği için katledilen müzisyen kadın arkadaşımızın katillerinden Özkul Gazino’nun sahibi Ömer İlter’in serbest bırakılışından görüyoruz. Ne susacağız ne biat edeceğiz. Artık emeğimizin hiçe sayılmasına, hayatımızın mafya bozuntusu mekan sahiplerinin insafına bırakılmasına izin vermeyeceğiz. Başta kadın müzisyenler olarak, tüm müzisyenlerin nazarında güvenceli, eşit çalışma koşulları istiyoruz. Bu mafyaların bu cüreti müzisyenlerin emeğini hiçe sayan ve İstanbul Sözleşmesini bir gecede fesheden iktidardan aldığını biliyoruz!
Müzik emekçileri ölümlerle, intiharlarla, yoksullukla, ayrımcılık ve yasaklarla gündeme gelmeyi reddediyor!
Müzisyenler, müzikteki başarılarıyla, şarkılarla ve deyişlerle, bu çok renkli coğrafyada, medeniyetler beşiği olan memleketimizde birbirini kucaklayan ezgileri üretmek istiyor. Müzisyenler seslerin, sözlerin, lisanların birbirine karıştığı, birbirinden güç aldığı ezgilerle gündemde olmak için mücadele ediyor.
Ve duyduk duymadık demeyin!
Müzik emekçileri, emeklerinin değersiz ve görünmez kılınmasına, ayrımcılığa, yasaklara karşı insanca çalışma koşulları ve onurlu bir yaşam için dayanışmaya, seslerini birleştirmeye, örgütlenmeye çağırıyor.”