Bakırçay Havzası Emek ve Demokrasi Güçleri; Aliağa dünyanın çöplüğü değildir, Zehirli gemi istemiyoruz. Sermaye elini doğamızdan çek!
Brezilya donanmasına ait içinde 9 ton asbest olduğu ve gemi üzerinde nükleer araştırmalar yapıldığı insan ve çevre sağlığına zararlı ve hangi maddelerle yüklü olduğunun belirlenemediği belirtilen Nae Sao Paulo adlı geminin, İzmir Aliağa’da sökümüne verilen izine karşı Bakırçay havzasında ortak mücadele başlatıldı. Geminin Rio De Janeiro Limanı’ndan yola çıkması sonrası Aliağa Demokrasi Meydanı’nda miting düzenlendi. Petrol-İş Aliağa Şube’si önünde toplanan katılımcılar “Aliağa dünyanın çöplüğü değildir” yazılı ortak pankart açtı ve “Zehirli gemi istemiyoruz”, “Ölüm gemisini durduracağız” “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Sermaye elini doğamızdan çek” sloganları eşliğinde Demokrasi Meydanı’na yürüdü.
Mitinge; Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, siyasi partiler, Dikili Emek ve Demokrasi Platformu, Çandarlı Halk Meclisi ve ekoloji örgütleri katıldı. Mitingde İzmir Tabip Odası adına Dr.Behiye Mungan konuştu.. İzmir Gündoğdu Meydanı’nda asbestli geminin gelişine karşı da Moğollar konseri düzenlendi.
Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklamayı Deniz Gültekin yaptı.

izmir.imece-der.com da yer alan açıklama şöyle;
“On yıllardır Aliağa’da faaliyet yürüten gemi söküm tesisleri değil Türkiye’de, Dünya’da en ilkel çalışma koşullarına sahip, önlenebilir iş kazalarının sıklıkla yaşandığı işçi ölümlerinin maalesef sıradanlaştığı alanlardan biri.
Gemi söküm patronlarının kar hırslarını bu zamana kadar ne yarattıkları çevre tahribatı ne sökülen gemilerle bizlerin soluduğu havayı, içtiği suyu, bastığı toprağı zehirlemeleri ne de işçi ölümleri durduramadı.
Gemi söküm patronlarının kar hırsı Aliağalı’ların sağlığından gemi söküm işçilerinin yaşamından değerli değildir.
Yıllardır Aliağa’da yaşayanlar olarak gemi sökümlerde işçilerin çalışma koşullarını biliyoruz. Yıllardır Aliağa’da denizimizin, havamızın, toprağımızın kurulu sanayi işletmeleriyle nasıl kirletildiğini biliyoruz. Rafinerilerinden sızan gaz kokularıyla, demir çelik fabrikalarından arda kalan cüruf dağlarıyla yaşıyoruz, gemi sökümden denize karışan zehirli maddelerle yaşıyoruz, yıllardır bu kentte yüzlerce işçinin ölümü, sakat kalması, kanser olması gerçeğiyle yaşıyoruz. Yani biz bu gemiyi buraya getirmek isteyenleri, biz işçilerin kentin sakinlerinin yaşamlarını tehlikeye atmak da beis görmeyenleri iyi tanıyoruz.
Bu işletmeler; emniyet, güvenlik, çevre, halk sağlığı konularında, uluslararası mevzuatlara da uyum sağlamıyor. Gemi sökümüne ilişkin 25396 sayılı Gemi Söküm Yönetmeliğine göre hurda gemilerin gas-free ve deratizasyon işlemlerinin, gemiler söküm bölgesine getirilmeden önce yapılmış olması gerekiyor, gemilerin sıvı atıkları, sökülecek geminin yanına yanaştırılacak yüzer duba ve benzeri veya karadan yanaştırılacak sıvı atık toplama tankına gerekli çevre, sağlık ve güvenlik önlemleri alınarak boşaltılacağı emrediliyor. Gemi sökümü, gelişmiş ülkelerde kuru havuzlarda yapılırken, Türkiye’de karaya oturtulmuş gemilerin sahilde sökülmesi ile gerçekleştiriliyor. Gemi söküm işletmelerinden petrol ve yağ, ağır metaller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB), asbest, organotin bileşikler ve dioksin gibi kirleticiler çevreye bulaşıyor. Söküme gelen geminin sintine sularında, gemi tipine bağlı genel olarak, dizel yakıt, yağlama yağları, gres yağı, çözücüler, boyalar, temizlik maddeleri bulunabilir. Bu maddeler bulaştıkları ortamlarda kirliliğe neden oluyor ve canlı hayatını önemli derecede etkiliyor. Yine sökümü yapılan gemilerden çevreye evsel nitelikli atık sular da bulaşıyor ve bu atık sular özellikle kıyı sularında organik madde, azot ve fosfor artışına neden oluyor. Asbestin de yanmazlık özelliği sebebiyle, yalıtım güçlü kimyasal olarak nötr olmasından dolayı gemilerde makine dairesinin, mürettebat kamaralarının yalıtımında, boruların ve elektrik kablolarının izolasyonunda kullanıldığını biliyoruz. Asbest fiberleri havada solunur durumda olduğunda insan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli ve öldürücü hastalıklara neden oluyor. Solunan fiberlerin akciğer kanserine varan çeşitli hastalıklara yol açtığı uzmanlar tarafından bildiriliyor. Özellikle gemi inşa ve gemi söküm işlerinde çalışan işçiler de gemi söküm alanlarından etkilenen çevrede yaşayanlar da, Akciğer zarı kanseri ve akciğer kanseri gibi hastalıklarının oluşma riskinin yüksek olduğu da belirtiliyor. Bu gerçekleri gemi söküm işçilerinin açıklamalarında da biliyoruz. Babadan oğula yıllardır bu işletmelerde ter döken işçiler, Aliağa gemi söküm tesislerinin AB denetimleri olduğu sırada deyim yerindeyse çiçek gibi bir hale getirildiği ancak denetlemeler olmadığında Asbest ve zehirli kimyasallarla önlemler alınmadan burun buruna çalıştıklarını anlatıyor.
Bunlardan dolayı kamuoyundan ve uzmanlardan tepkiler yükselince, GEMİSANDER başkanı Kamil Önal’ın gemi söküme getirilmesi planlanan Brezilya donanmasına ait yüzen tehlikeli atık, nükleer savaş gemisi Sao Paulo hakkında kendine çok güvenerek yaptığı açıklama bizler için yok hükmündedir.
São Paulo gemisinin ihracatı için Sök Denizcilik’in edindiği Tehlikeli Maddeler Envanteri’nin geminin sadece en fazla yüzde 12’sinin tespite tabi olduğu bir metot ile yapılmış olduğunu uzmanların açıklamalarından takip ediyoruz. Bu haliyle bile Tehlikeli Madde Envanterini yapan şirket tarafından kabul edilen, yüzlerce ton kurşun, kadmiyumlu boya, radyoaktivite tehlikesi ve işçi ve halk sağlığına uygun bertarafı ile ilgili hiçbir güvencemiz olmayan, belirsiz miktardaki asbesti Aliağa’da kabul etmemiz mümkün değildir.
Bu gemi 5 Ağustos’ta Brezilya’dan yola çıkarılmak isteniyor. Uluslararası çevre örgütleri, Türkiye’deki kamuoyu ve STK’lar ve bizler bu kentte yaşamını sürdüren halk olarak hiçbir sözleşmeye, kanuna ve denetlemeye tam anlamıyla tabi tutulmayan Sao Paulo uçak gemisinin karasularımıza girmesini istemiyoruz. Bu geminin yaratacağı tahribatın Aliağa’yla sınırlı kalmayacağını İzmir ve hatta ege bölgesini de etkileyeceği gerçeğini de unutmamalıyız.
Tüm dünyada emperyalistler önce savaş gemilerini inşa ederek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanıyor ardından bu gemilerle işleri bitse bile sökümüyle beraber yaşamlarımızı hiçe saymaya devam ediyor.
Tüm bu sebeplerle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bir avuç sermayedarın değil halkın bakanlığı olmaya davet ediyor ve verdiği izinleri bir an evvel iptal edilmesini istiyoruz.
Sadece bakanlık değil Aliağa Belediyesi’ni de kafasını gömdüğü kumdan çıkararak oylarını aldığı Aliağa halkının çevre mücadelesine ve taleplerine yüzünü dönmesi gerektiğini bir kez daha bu meydandan hatırlatıyoruz.
Taleplerimiz net:
Sau Paulo ve diğer tüm zehirli gemiler, nerede yapılıyorsa orada sökülsün!
Aliağa Gemi söküm tesisleri tam anlamıyla denetlensin ve çalışma koşulları, işçi sağlığı ve güvenliğine uygun hale getirilsin.
Mevcut yönetmeliklere kağıt üzerinde uyan ancak insan ve çevre sağlığını hiçe sayan işletmeler kapatılsın
Bakanlığın verdiği izinler derhal iptal edilsin
Biz bu gemiyi Aliağa’da istemiyoruz. Sao Paulo ülkemizin karasularına giremez, girmemelidir.
Hiçbir ülkenin sökümünü üstlenmediği geminin ülkemize getirilmesine itiraz ediyoruz.
Aliağa’ya dünyanın hurdalığı muamelesi yapılmasını reddediyoruz.
Türkiye Avrupa’nın, Aliağa Türkiye’nin hurdalığı, çöplüğü değildir. Başka bir Türkiye, başka bir Aliağa yok! Çocuklarımıza yaşanabilir bir kent ve ülke bırakmak bizlerin tarihsel, insani, vicdani sorumluluğumuzdur.
Bizler yaşamı seviyor, zehir solumak istemiyor ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir Aliağa bırakmak istiyoruz.
Herkesi de bu mücadelede birlikte olmaya davet ediyoruz. “
