6360 sayılı yasa ve kent ve kırsal gerçekliğimiz-2
Türkiye’de 2012 TUİK verilerine göre 34.247 olan köy sayısı 18.335 e düşmüştür, 2012 yılındaki 17.178.953 kırsal(köy)nüfusumuz 6360 sayılı yasa ile 2013 yılında 6.049.393 2022/ocak ayında ise 5.771.642 olmuştur.
Dünya bankasının verilerine göre 1927 de Türkiye nüfusunun %75,8 i kırsalda %24,2 lik kısmı il ve ilçe merkezlerinde yaşadığı tespiti ülkemizdeki verilerle de örtüşmektedir. Dünya bankasının 2018 de yayımladığı verilerde ise kentsel alanlarda yaşayan nüfusumuz %75,1 dir. (Aynı dönemde kıta Avrupasının kentsel alanlarda yaşayan nüfusu ise %73’dür.Öyle ki Türkiye’de kentte yaşayan nüfus Avrupa’da kentte yaşayan nüfustan fazladır!) 2021/Aralık verilerine göre 84.680.273 kişiden oluşan nüfusumuzun 78.908.631’i(%93,18) şehirlerde 5.771.642’si(%6,82) köylerde yaşamakta olduğu, 15-64 yaş arası çalışabilir nüfusumuz 64.095.000, işgücümüz 33.706.000, istihdam 29.927.000,işsiz nüfusumuz ise 3.780 bin olarak yayımlanan TUİK verilerinde konumuz itibariyle dikkat etmemiz gereken önemli unsur istihdamdaki tarım kalemidir. Önce istihdam kalemlerine ,sonra tarım kalemine ayrıntılı bakacağız.


Tablolarda istihdam oranları ve istihdamda iş kollarının katılım oranlarını görmekteyiz. İnceleme alanımız kırsal ve köylülüğümüz olması itibariyle tarım alanındaki istihdam rakamlarına dikkat çekmek isterim.
Tabloda görüleceği üzere Tarım istihdamımız 5.059.000 iken köyde yaşayanların nüfusu 5.771.642 dir. Bu rakamlar köylü nüfusumuzun%87,65’inin tarım istihdamında olduğunu söylemektedir. Ancak köylü nüfusumuzun 0-14 çocuk nüfus oranı %23,7 15-64 yaş üstü çalışabilir %68 , 65 yaş üstü nüfus oranı %8,3’dür.
Dolayısıyla TUİK verilerinden hareketle istihdam edilebilir köy nüfusu ancak 3.924.716 olabilir.Rakamlar ortada iken tabloda gösterilen tarım istihdamı ya da köylü nüfusu bilgilerinden birisi doğruyu söylememektedir. Ayrıca tabloda gösterilen Tarım istihdamında yer alan kadın çalışan verilerinde de uyumsuzluk bulunmaktadır. Tarımda çalışan toplam kadın sayısı 2.134.000 iken …..???verilerine göre ise tarımda ücretli çalışan kadın sayısı 209.000, işveren kadın sayısı 4.000 ,kendi hesabına çalışan kadın sayısı 201.000 olduğuna göre 1.718.000 kadın ücretsiz aile işçisi konumundadır. Özetle tarımda çalışan kadınların %77’si ücretsiz aile işçisidir. Bu rakamlar TÜİK’nın %7 olarak belirlediği kırsal nüfusa göredir, doğruluğunu sorguladığımız rakamlar gerçeklikten uzak olduğu kesin olmakla birlikte daha derinlemesine incelemek gerekmektedir.Verilerin gerçekliğini anlamak için 2017 yılı Ordu ili kırsalında adrese dayalı nüfus araştırması sonucunda elde edilen verilere de göz atalım. Bu araştırma sonucuna göre il ve ilçe merkezleri dışındaki nüfus:273.584 , ilçe merkezleri nüfusu ise 468.757 kişidir.(Yani Kır nüfusu %36,85’dir).2012 yılında ordu ili kırsal nüfus:318.076 yani kır nüfusu %43 şehir nüfusu %57 civarıdır.2012-2017 arasındaki 5 yıl içinde Köy nüfusu %43’den %37’ye gerilemiştir. Diğer bir ifade ile 2017 yılında Ordu ilinde adrese dayalı nüfus araştırmasında elde edilen veriler fiili durumu gözler önüne sermekte ve 6360 sayılı yasa ile bir gecede köylü iken kentli gösterilen rakamlar gerçeği yansıtmamaktadır.
2019 yılı Dünya bankasının araştırmasında Türkiye’nin kent nüfusunun %75,1 kırsal nüfusun 24,9’dur. Hem dünya bankasının verileri hem de Türkiye’de yapılan araştırma sonuçlarının birbirine yakın olduğu görülmektedir. 2012 yılında 14 ilin büyük şehir yapılmasından önceki kent nüfusumuz %77,3 olmasıyla bügün ulaştığımız rakamlar arasındaki fark kocaman bir HİÇTİR. Bu durum toplumun önemli bir bölümünü yok saymakta, verilmesi gereken hizmetlerden vaz geçilmesi veya ücretli hale getirilmesinden başka bir sonuç yaratmadığı gibi gerçek kır nüfusunu ortadan kaldırmadığı ortadadır.
1970’li yıllardan sonra genel olarak tüm az gelişmiş ülke ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye’de de ithal ikameci kalkınma modelinden ihracata dönük sanayileşme modeline geçilmesine koşut olarak az gelişmiş ülke tarımsal yapıları köklü bir dönüşüm süreci yaşamış,1995’den sonra uluslararası kuruluşlarla yürütülen tarım politikası, tarımsal desteklerin kaldırılması ile küçük tarım üreticisi üretemez hale gelirken, gelişmiş ülkeler tarımda desteğe devam etmişlerdir. Üretimden koparılan sanayi kentlerine ve turizm kentlerine yakın köyler tarımsal üretimden vaz geçerek kent işsizler ordusuna katılmak zorunda bırakılarak kent çevrelerinde kırsal nüfus yoğunluğu oluşmuştur. Türkiye’de sanayinin daha çok liman, hammadde işgücü ve finansın bulunduğu büyük batı kentlerine yığılması sebebiyle, doğu karadeniz, iç anadolu, doğu ve güneydoğu Anadolu ve kısmen iç ege köylülüğü kaderine terk edilmiştir.
Kırsallığın yoğun yaşandığı bu bölgelerde tarımsal üretim girdilerin pahalılığı, hastalıklar, işçi ve işçi kalitesi masrafı,sulama ,iklim, yüksek kira,makine ve ekipman yetersizliği ve girdi kalitesizliğinden doğru üretim yapamaz hale gelmesi kamunun bu sorunu göz ardı etmesi sonucunda tarımsal anlamda kendine yeten Türkiye, zamanla tarımda da ithal ikameci bir ekonomik politika uygulamak durumunda kalmıştır. Yazının ilerleyen bölümlerinde de göreceğiniz gibi tarımsal ve hayvansal üretimlere de genel bilgi ve öngörü oluşturma adına değineceğim.